Güler Sabancı, 23. Dünya Enerji Kongresi’nde Konuştu

14-10-2016

GÜLER SABANCI: “ENERJİSA, TÜRKİYE’NİN VE BÖLGENİN EN BÜYÜK ÜRETİM VE DAĞITIM ŞİRKETİ”

23. Dünya Enerji Kongresi’nin ikinci gününde konuşma yapan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı tüm dünyadan gelen delegelere seslenerek daha iyi bir enerji geleceği için birlik çağrısında bulundu. İstanbul Kongre Vadisi’nde gerçekleşen konuşmada Sabancı, enerji serbestleşmesinin önemine değindi.

Güler Sabancı konuşmasına katılımcılara teşekkür ederek ve Dünya Kız Çocukları Günü’nü hatırlatarak başladı. Sabancı: “Geleceğimiz için en az enerji verimliliği, enerji arzı, iklim değişikliği ve bu konferans boyunca tartışacağımız diğer konular kadar hayati öneme sahip bir konuyla başlamak istiyorum. Yarın 11 Ekim, Birleşmiş Milletler Dünya Kız Çocukları Günü. Bugün dünya genelinde 1.1 milyar kız çocuğu var. Bu kız çocuklarının içlerindeki gücün herkes için daha iyi olan, sürdürülebilir bir dünyanın önünü açacağına inanıyorum. Hayatın her alanında olduğu gibi, enerji sektöründe de karar verici ve profesyonel kadınlara her seviyede ihtiyacımız var. Bugün burada olan herkesten kapıları kadınlara açmalarını rica ediyorum.” dedi.

Sözlerine “Enerji sektörü için doğru ve yerinde stratejiler geliştirmeyi, önemli fırsatlar yaratmayı amaçladığımız bu toplantıda olmanız, Türkiye’nin enerji sektöründe oynadığı rol açısından büyük önem taşıyor. Bu kongrenin İstanbul’da toplandığı 70’li yıllarda dünya enerji talebi 6-7 milyar ton petrol eşdeğeri seviyesindeydi. O günden bu yana ikiye katlandı ve 2015’te 14 milyar ton petrol eşdeğerine ulaştı. Dünya genelinde enerjideki büyüme oldukça çarpıcı boyutlara ulaştı. Bugün, sizlere Türkiye’nin geleceğine ve enerji sektörünün potansiyeline inanan bir holdingin Yönetim Kurulu Başkanı olarak seslenmeye geldim. Türkiye’nin enerji sektöründe olumlu ve oldukça başarılı örnek bir reform programına sahip olduğuna inanıyorum. Bu Enerji Bakanlığı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun etkin liderlikleri ile başarıldı.” diye devam eden Sabancı: “Son 10 yıl içinde enerji üretim kapasitesi ile enerji üretimi ve dağıtımının özelleştirilmesine 70 milyar dolar yatırım yapıldı. Enerjisa olarak biz, iş ortağımız E.ON ile birlikte bu yatırımın 11 milyar dolarını gerçekleştirdik. 14 ilde 9 milyon tüketiciye ulaşıyoruz ve yaklaşık 20 milyon kullanıcıya verimli elektrik üretimi ve dağıtım hizmeti veriyoruz. Enerjisa’nın Türkiye ve içinde bulunduğu bölgede özel sektörün kurduğu en büyük elektrik üretim ve dağıtım şirketi olmasından büyük gurur duyuyorum.

Enerji piyasalarının ve rekabetin etkin şekilde serbestleştirilmesinin ekonomi için gerekli sermayeyi çekmenin anahtarı olduğuna inanıyoruz

Son 15 yıl içinde üretim kapasitesi üçe katlandı. Türkiye enerjideki güçlü büyümenin altından kalktı, ötesine geçti. Elektrik sağlamada güvenlik 8-10 yıl öncesine göre çok daha iyi durumda. Daha önce Sayın Bakanımızın ve diğer konuşmacıların söylediklerini tekrarlıyor olabilirim, ancak bunları bir kez daha vurgulamakta fayda görüyorum. Dağıtım sektörü tamamen özelleştirildi. Özelleştirilmeler kayda değer yararlar sağladı ve yatırımları artırdı. Ancak Türkiye’nin hala enerji sektörüne yatırım yapması gerekiyor ve bu yatırımı harekete geçirmenin yolu da elektrik ve doğalgaz pazarlarının serbestleştirilmesinden geçiyor. İleriye dönük olarak, elektrik ve doğalgaz pazarlarının serbestleştirilmesi bizim en önemli amacımız olmalı. Serbest bir doğalgaz pazarı ve artan ticaret ile Türkiye bölgesinde doğalgaz ticaret merkezi olma potansiyeline sahip. Bu elektrik için de geçerli. Ki bu da daha geniş ara bağlantılar ve iyileştirilmiş elektrik takas pazarı koşulları ile mümkün olacaktır. Enerji politikası, yasa koyucular ve onların doğru liderlikleri sürdürülebilir bir enerji sektörü için esas teşkil eder. Türkiye oldukça etkin bir liderliğe, iklim değişikliğinin ve sürdürülebilirliğin bilincinde, yeni teknolojilere açık genç ve dinamik bir nüfusa, güçlü büyüme potansiyeline ve enerji sektöründe istekli oyunculara sahip. Daha güvenli, rekabetçi ve sürdürülebilir enerji sektörü için doğru yoldayız.

Türkiye enerji sektöründeki değişimin yanısıra, dünya da önemli bir değişimden geçiyor ve oyunun kuralları değişiyor. Gelecekle ilgili emin olduğumuz tek şey, dünden farklı olacağı. Geçmişte oyun “arz” üzerine kuruluydu, gelecekte “talep” üzerine kurulu olacak. Enerji talebi ekonomik büyümenin, sosyal gelişimin, kentleşmenin ve elektrifikasyonun bir fonksiyonudur. Kentleşme, iklim değişimi ve kadının ekonomiye katılımı enerji sektörü üzerinde son derece etkisi olan güçlü trendlerdir.

Bugün dünya nüfusunun %50’ye yakını kırsal bölgelerde ikamet etmektedir. %15'inden fazlasının elektriğe erişimi yok. Milyarlarca insana modern enerji çözümleri sunmak, bu yüzyılın enerji ile ilgili en önemli zorluklarından birisi Tahminlere göre 2040 yılında dünya, bugün tüketilenden %50 daha fazla enerji tüketecektir. Artan talebi güvenli ve verimli bir şekilde karşılamak için iyi dengelenmiş ve çeşitlendirilmiş bir enerji paketi sunmak gerekiyor. Enerjiyi güvenli ve rekabetçi bir şekilde sunmak ve kullanmak için her bir enerji değer zinciri segmentine önemli miktarda yatırım yapılması gerekir. Enerji piyasalarının ve rekabetin etkin şekilde serbestleştirilmesinin ekonomi için gerekli sermayeyi çekmenin anahtarı olduğuna inanıyoruz. İklim değişikliği birçok şeyi belirleyen küresel bir trend ve iklim değişikliği söz konusu olduğunda atılacak bütün adımların merkezinde enerji sektörü var. Bu bağlamda, uluslararası anlamda uyumu sağlayan politik bir eylem olan Paris Anlaşması iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılması adına çok önemli bir adım olmuştur. İleriye dönük olarak, daha yoğun global işbirliği ve politikalar ile Uluslararası Enerji Ajansı gibi kurumların rol üstlenmelerine ihtiyacımız olacak.

Üzerinde durulması gereken diğer bir konu ise gerek iklim değişikliği eylemi gerekse sürdürülebilir gelişim için kilit role sahip global olarak enerji verimliliği olmalı. Son dönemde hazırlanan bir rapora göre gelecek 15 yılda toplam temel altyapı yatırımının %28’inin yani yaklaşık 25 trilyon doların enerjiden geleceği tahmin ediliyor. Bununla birlikte, enerji verimliliği yatırımları neredeyse aynı miktarda hatta üzerinde bir ek yaratıyor. Bu, elbette finansal kuruluşların enerji verimliliği için daha fazla sermaye akışı sağlamasını gerektiriyor ve politika oluşturucular da bu konuya daha fazla ele almalı.

Sürdürülebilir enerji alt yapısı oluşturmak 3’lü bir kazanç sağlıyor: büyümeyi destekliyor, sera gazı emisyonlarını azaltıyor ve enerji erişimini yaygınlaştırırken iyileştiriyor. Bu da teknolojinin önemi her şeyden daha öne çıkarıyor. Yani tüm zorluklara rağmen fırsatlar kapıda.

Daha iyi bir enerji geleceğini birlikte yaratabiliriz

Gelecekte geliştirilmiş bir enerji sistemi için birçok inovasyon alanı söz konusu. Yenilenebilir enerjideki güçlü büyümeye hep birlikte tanıklık ediyoruz. Yakın geçmişte tüm yenilenebilir enerji teknolojilerinde kayda değer teknik gelişmeler ve maliyet düşüşleri sağlandı. Her ne kadar bu trendin devam edeceğine inansak da gelecekte yenilenebilir değişkenlerin enerji şebekelerine başarılı entegrasyonu önem kazanacak. Bu da önemli bir yenilik alanı oluşturacak. Daha küçük ölçekli ama verimli ve esnek üretim. Geleceğin enerji sistemi merkezsizleştirilmiş ancak bağlantılı olacak.

Dağıtılan enerji üretimi, bizi akıllı şebekelere, akıllı binalara ve akıllı şehirlere yönlendiren bugünün enerji sistemlerinin verimli dönüşümü için vazgeçilmez. Nesnelerin interneti enerji sektöründe daha çok öne çıkacak. Dijital ve mobil teknolojilerin enerji üretiminden, iletimine, dağıtımına ve arzına kadar birçok alanda hakim olacağını göreceğiz.

Türkiye genç bir ülke ve bu gençler bağlanmak arzusu içindeler: yeni teknolojilere olan istekleri, bağlanmak için yüksek arzuları, mobil teknoloji tüketimleri bizi “akıllı” olan herşeye karşı talepleri konusunda cesaretlendiriyor. Türkiye’nin ve bölgenin en büyük elektrik dağıtım şirketlerinden biri olarak, burada büyük fırsat görüyoruz ve tabii ki büyük bir sorumluluğumuz olduğunun da farkındayız. Bu sorumluluğu yerine getireceğimizden hiç şüphem yok.

Hepimizin bildiği gibi enerji depolama ve yeni pil teknolojileri, elektrikli araçlar, yüksek kapasiteli pillerin ulaşım sektörüne etkisi, karbon emilimi ve depolama seçenekleri gibi heyecan verici ve hatta sarsıcı teknolojik gelişmeler yolda. Bu tür gelişmeler bize, yenilenebilirlik ve enerji verimliliğinin, daha sürdürülebilir ve daha az karbon yoğun enerji sektörüne ulaşmadaki yegane araçlar olmadığını gösteriyor.

Enerjiyi depolamak, bütün dinamikleri tamamıyla değiştirebilir. Üretimden iletime, dağıtımdan son kullanıma kadar inovasyon, yeni teknolojilerle akıllı talep yönetimi, dijital ve mobil teknolojilerin desteği ile yenilikçi piyasa tasarımı ve “üre-keticiler” yani üreten tüketiciler bize daha rekabetçi ve verimli bir gelecek sunacak. Gelecekte tüketici ve müşteri odaklı yaklaşımın artacağını göreceğiz. Elbette bu, sektörde farklı becerilerde ve profilde insan kaynağı ihtiyacını doğuracak. İşte bu sebeple artık Sabancı Üniversitesi’nde “Enerji Teknolojileri ve Yönetimi” adında yeni bir yüksek lisans programımız var. Enerji politikalarında enerji güvenliği önemli bir unsur olmaya devam edecek. Her ülkenin enerji dönüşümünde, enerji güvenliği politikaları ve farklı bölgesel dinamikler etkili olacaktır.

Gelecek, birçok fırsatın yanı sıra birçok bilinmeyenle ve birçok zorlukla dolu. Yeni fikirlere ve yeni teknolojilere kaynak ayıranların kesinlikle kazanacağına inanıyorum. Daha verimli enerji için çalışan ülkeler ve şirketler de kazananlar arasında yer alacak. Pazardaki oyunculardan kim tüketicilerin her geçen gün artan ihtiyaçlarını tam zamanında ve en etkin şekilde karşılayabiliyorsa, onlar kazanacak. Ancak daha global bir yaklaşım, global politikalar, global kurumlar ve global şirketler ile hepimiz kazanabiliriz. “Daha iyi bir enerji geleceği” gerçeğini birlikte yaratabiliriz!” çağrısıyla konuşmasını bitirdi.