- SABANCI HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI GÜLER SABANCI DÜNYA TÜKETİCİ ÜRÜNLERİ FORUMU’NDA KONUŞTU
- “TÜRKİYE’DEKİ GİRİŞİMCİLİK RUHU HER ZAMAN ÇOK GÜÇLÜ OLMUŞTUR.”
- “BİR EKONOMİDE, SANAYİ VE HİZMET SEKTÖRÜ DAİMA DENGELİ OLMALIDIR.”
- “HÜKÜMETİN YENİ TEŞVİK POLİTİKASI, REKABET AVANTAJI YARATIRKEN, TÜRK MARKALARIN VE YENİ TEKNOLOJİLERİN GELİŞİMİNDE DESTEK SAĞLAYACAKTIR.”
- “TÜRK TÜKETİCİSİ SOSYAL-LOKAL-MOBİLDİR. BU YENİ TRENDE ‘SOLOMO’ DİYORUZ.”
- “ZAMAN ‘SOLOMO’ TÜKETİCİYE DOĞRUDAN BİREBİR DOKUNMA ZAMANIDIR.”

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, İstanbul’daki Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Tüketici Ürünleri Forumu’nun Yıllık Toplantısı”nda konuştu.
Türkiye ekonomisinin örnek olarak üst düzeyde başarılı bir performans sergilediği bu dönemde, böyle bir küresel zirvenin İstanbul'da gerçekleşmesinin önemli olduğuna değinen Sabancı, geride kalan on yıllık dönemde Türk ekonomisinin istikrarlı bir büyümeyle kayda değer bir performans sergilediğini söyledi.
Güler Sabancı şöyle konuştu:
“Sağlam bir makro ekonomi stratejisi ve ihtiyatlı mali politikalarla birlikte geniş çaplı yapısal reformlar, Türkiye'yi gelişmekte olan önemli ülkelerden biri haline getirdi. Halen ilerleme için yer olsa da, geçtiğimiz 10 yıl içinde gerçekten çok şey başardık. Geçtiğimiz on yıl içinde baskın politika, Türkiye'nin gerçek anlamda serbest piyasa ekonomisine dönüşümü oldu.
Bu sürecin ardındaki itici kuvvet özel sektördü. Uygulamaya taşınan belirli sayıda özelleştirme sayesinde devletin ekonomi üzerindeki rolü azaldı. Özellikle enerji ve altyapı alanında gidecek halen çok yolumuz var. Ancak güven aşılayan oldukça iyi bir ortam elde etmeyi başardık. Türkiye'deki girişimci ve risk alan kuvvet daima inanılmaz düzeyde güçlü olmuştur.
Örnek olarak dedemi alırsak:
Sektöre Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1927'de bir pamuk işçisi olarak başladı ve 60'lı yılların sonunda sektörde kendine ciddi bir yer edinmişti! Söz konusu itici güç ve buna uygun bakış açısı hep vardı. Gereken iklimle de birleşince, bu iki itici güç daha da ivme kazandı.

2001 yılındaki krizin ardından fazlasıyla gelişen ekonomik ortam, Türkiye'de yerel ve yabancı gruplar için stratejik ve geniş ölçekli yatırımlar çekti. Üstelik 2001 yılındaki krizin ardından, Türk bankacılık sektörü tepeden tırnağa yeniden yapılandırıldı ve yasalar Avrupa Birliği standartlarına uygun bir biçimde uyarlandı.
Elbette hem çok gelişmiş, hem de yeni gelişmekte olan ekonomilerle kıyaslandığında Türk mali sektörü şu anda sağlıklı olarak görülebilir. Türkiye'nin mevcut küresel krizden bu kadar kısa sürede kurtulmasının temel nedenlerinden biri de bu. Bu sayede bankalar, giderek daha fazla sayıda küçük ve orta ölçekli işletmeyi destekleyebiliyor.
Tüketici kredileri de 2001 yılından bu yana sağlıklı bir artış gösterdi. 2002 yılında mevcut miktar, 2.3 milyar Türk Lirası düzeyindeydi. 2012 yılının ilk çeyreği itibariyle bu rakam 166 milyar Türk Lirası düzeyine sıçradı. Benzer bir şekilde kredi kartıyla satın alımlar 2002 yılında 25 milyar TL düzeyindeydi.
Ayrıca geçtiğimiz 10 yıl içinde, Türk pazarlama sektörü, ortalama olarak %6.4 oranında bir büyüme gösterdi. Ayrıca geçtiğimiz on yıl içinde hizmet sektörünün Türk ekonomisinde payı da artış gösterdi ve toplam Gayrisafi Milli Hasılanın %68'ini aştı. Elbette sonuç olarak dönüşüm iyi bir ivme: hizmet sektörü tüm istihdamın %55'ini kapsıyor.
Fakat bir konuda çok dikkatli olmalıyız. Sanayi ve hizmet sektörünün arasında daima sağlıklı bir denge kurmalıyız. Hizmet sektörüne yüksek düzeyde bağımlı olan bir ekonomi, sarsıntılara ve yüksek bir cari açığa maruz kalabilir. Hükümetimizin sanayi sektörüne karşı gösterdiği büyük desteği memnuniyet ve takdirle takip ediyoruz. Türk hükümeti tarafından benimsenen yeni teşvik paketi, Türk yatırımcılar için bir rekabet avantajı sağlamakla birlikte, marka ve yeni teknoloji geliştirme süreçlerini de destekleyecektir.
Perakende, Türkiye'nin ekonomisinde önemli bir yer tutuyor. Tahminlere göre Türkiye'de perakende sektörünün büyüklüğü 175 milyar Dolar civarında. Bir başka deyişle dünyada 10, Avrupa'da ise 7'nci sıradayız. Aynı zamanda perakende sektörü, hepimizin bildiği üzere işsizlikle, kayıt dışı (karaborsa) ekonomiyle ve enflasyonla mücadelede de son derece önemli yer tutuyor.
Türk tüketiciler, diğer tüm sektörlerde olduğu gibi perakende sektöründe de dünyaya bağlı. Türk tüketiciler son derece bilinçli ve talepkar. Küresel eğilimleri yakından takip ediyorlar. Topluluğumuzda Türkiye'nin bir numaralı elektronik ürün perakende zinciri Teknosa ve Türkiye'nin lider bankası Akbank yer alıyor. Bunlar sayesinde Türkiye'nin genç ve canlı nüfusunun teknolojiyi çok çabuk benimseyebildiğini gözlemleyebiliyoruz.
- “SOLOMO TAM BİR PARADİGMA DEĞİŞİMİ”
Sosyal, yerel ve mobil medyada, özellikle akıllı telefonlar, tabletler ve diğer mobil iletişim cihazları bağlamında teknolojiyi son derece yakından takip ediyorlar. Bu yeni pazarlama terimine SoLoMo deniyor. SoLoMo tam bir paradigma değişimini temsil ediyor. Türk tüketiciler ise her zamanki gibi bu değişimin ön saflarında yer tutuyor. Türk tüketiciler, DERHAL ihtiyaç duyduklarını veya istediklerini bulmak için telefonlarını kullanıyor.

Türk tüketiciler, herkese gönderilen sıradan mesajlardan ziyade bulundukları yere ve sosyal ağlarda yaptıklarına göre özelleştirilmiş hizmetler istiyor. Türk SoLoMo tüketicileri en son çıkan ürünleri, Batı'daki mağazalarda çıktığı an talep ediyor. Bu ülkede cep telefonlarının ne kadar yaygın olduğuna kendiniz de tanık olmuşsunuzdur.
Açıkçası bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü, bu ülkede tüketici davranışlarını desteklemesi açısından kendi başına bir başarı hikayesi. Bu bilinçli ve talepkar tüketici eğiliminden her birimizin dersler çıkarmamız gerekiyor. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanlığına geldiğim 2004 yılında bir çalışma gerçekleştirdik ve Sabancı markasının Türkiye'deki en saygın markalardan biri olduğunu gördük.
Türk tüketiciler, SA markasına karşı kişisel bir bağlılık hissediyor. Bu noktayı en çok değer verdiğimiz varlıklarımızdan biri olarak gördük. Çünkü müşterinin davranışı, markaya olan kişisel bağlılığıyla doğrudan ilintilidir. Pazar payı elde etmeye giden yol tüketicinin zihninden ve hatta kalbinden geçer. Yani pazar payına giden yol zihin payı ve hatta kalp payından geçer. Bu noktalar, tüketicinin seçimlerini etkileyen unsurlardır.
Sabancı olarak tüketicilerimizin kalbini kazanmayı başardık. Gerçekleştirdiğimiz çalışmalar, tüketicilerimizin kalbini kazanmamızın ardında yatan birkaç etkeni bize gösterdi;Sosyal sorumluluk bilincimiz, Kurumsal vatandaşlık değerlerimiz, Şeffaflık, Sürdürülebilirlik, Dürüstlük, Alçakgönüllülük.
Sabancı Holding olarak müşterilerimizle birer birey olarak iletişim kuruyor, çalışanlarımıza değerlerimizle güç katıyor, sürdürülebilirlik ve ortaklıklarla yenilikçi bakış açımızı bir adım daha ileriye taşıyoruz. Çünkü tüm bunlar, Türkiye'nin Sabancı'sı olarak bulunduğumuz saygın konum mimarı. Yine de asla bunlarla yetinmiyoruz. Dünya değişiyor, bizim de değişikliklerin hep bir adım önünde olmamız gerekiyor.
Günümüz dünyasının inişleri ve çıkışları, zaten rekabetçi olan piyasayı eskisine oranla daha da karmaşık hale getiriyor. Tüketiciler, markaların çok daha hızlı ve çevik olmasını, kendileriyle aktif bir biçimde bağlılık kurmasını istiyor ve bekliyor. Çağımızın adı, TÜKETİCİYE AKTİF BAĞLILIK. SoLoMo tüketiciler, markalarıyla tam etkileşim kurmak istiyor. Günümüzde kazanan markaların
• fazlasıyla esnek olması
• etrafındaki değişikliklerin bir adım önünde olması
• sosyal bağlılığının yüksek olması
• diğer pazarların fazlasıyla bilincinde olması
• tüketicileri sürekli olarak dinlemesi
• markaya özgü faydaları sunmanın yanı sıra eşsiz marka tecrübeleri de tasarlaması
• tutarlı ve isabetli hareket etmesi
• hassas meselelere karşı duyarlı olması gerekiyor.
Bu ön şartlar, şirketlerin yönetim yapılarında ve karar alma mekanizmalarında köklü değişiklikler gerektiriyor. Aslında dünyadaki lider markaların çoğu, aktif tüketici bağlılığı ilkesini uyguluyor. Bu markalar aynı zamanda SoLoMo tüketicisi kavramına olan ilgisini de gösteriyor.
Ancak şimdi zaman, SoLoMo tüketicileri aktif bağlılığa yöneltme zamanı!Başarının yolu da zaten buradan geçecek.